AYŞE’YE…
İnsanoğlu, doğanın en ilginç ve karmaşık yaratıklarından biridir. Hayatta kalma mücadelesi, insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mücadele, bebeklikten yetişkinliğe kadar her anımızda bizimledir. İnsan yavrusu doğduğunda, diğer birçok canlıdan farklı olarak tamamen bağımlıdır. Ancak bu bağımlılık, insanın öğrenme ve adaptasyon kapasitesinin bir göstergesidir.
Doğadaki diğer canlılara baktığımızda, yavrularının hayatta kalmak için hızla büyümek ve güçlü olmak zorunda olduğunu görürüz. Bir aslan yavrusu, hayatta kalma mücadelesini doğar doğmaz başlar. Avlanmayı, tehlikelerden kaçmayı ve kendi başına yaşamayı öğrenmek zorundadır. Bu süreç, onun hayatta kalma şansını artırır ve onu doğanın acımasız gerçekleriyle tanıştırır.
İnsanlar ise farklı bir yol izler. Bizler, uzun bir öğrenme ve gelişim sürecinden geçeriz. Bu süreçte, ailemizden, çevremizden ve toplulumuzdan destek alırız. Öğrenme kapasitemiz ve sosyal yapımız, bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerimizdir.
(S. C.)
İnsan konfor alanı içerisinde yeteneklerini keşfedemez. Zorluk ve baskı altında kalan evlatlarımızın, hayata tutunma ve başarılı olma oranı, konfor alanı içerisinde yaşayan öğrencilerden daha yüksektir.
İnsan başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır? (Kıyame, 36)
Tek başına aklı yetmeyene, yetiyor zannedene bir rehber, bir doğru yol gösterici lazım. Günümüz eğitiminde de “Rehberlik, Yönlendirme” çok önemli yere sahip. Yoksa evlatlarımız elimizden kayıp gidiyor, eğitim öğretimi başarısız oluyor.
Hayatın içindeki insana, anne-babaya, nene-dedeye de bir rehber gerekiyor. Uçurumların nerelerde olduğunu gösterecek, sapa yollarda değil düz yerde yürütecek. Bu işi “İrfan Merkezleri” yapıyor idi zamanın behrinde.
Şimdi bu alan boş.
Kocaman bir boşluk..
Ve insanımız şaşkın..
Nimetler içerisinde doğru yaptığı o kadar yanlışlar var ki. Gafilce.
Soran dağı aşmış, soran sorgulayan kimse olmayınca günümüz insanı konfor alanında düz yolu şaşırıyor. Heyhat!!
Duyun bizi Ey Rehberler.
Sesimize ses verin elimizden tutun, doğru yola çekin. İrfan sahipleri, önderler şimdi ve sonra her zaman görev sizde.
Buhranlı çağın değişim sancısına sizler çare olabilirsiniz ancak iş işten geçmeden tutun ellerini insanların.
Doğruyu, güzeli, iyiyi daha iyisini bildiğimiz her şeyi gösterin insanlığa.
Buz çağını yaşayan merhametin, yumuşama zamanı sizinle gelsin.
Donan gözyaşları aksın çağlar gibi. Çağların insanının.
Katılaşmış kalplerini yumuşatma görevi sizde Ey Rehberlikçiler!
Hastalığı teşhis etme, tedavi etme görevini samimiyetle, çıkar gözetmeden tüm zorlukların üstesinden gelerek başaracaksınız.
Sizler insanların önderlerisiniz. Sizin yaşadığınız tüm güzellikleri bizlere de yaşamak için bir çaba içersinde olmayı tekrar gösteriyor.
İnsanlık insanlığa aç. Açmış kollarını bekliyor.
Ey İnsan! Ey Rehber! Özüne Rabbine dön! Dönder insanlığı Rabbine!
Kalmasın toz duman içerisinde insanlık! Topyekün silkinip ayağa kalkma zamanı şimdi.
Senin rehberliğinde, senin gücünde!
Just in time. An bu an..
Bunu daha önce yaptın, aydınlattın insanlığı..
Bunu başarma gücü sende, bende ve bizdedir.
Emin ol ki Rehberliğinin gereğini yaptığın zaman dünya yaşanılabilir bir cennete dönüşecektir.
Kim yapacak gereğini? Sen Ey Rehber!
Ayağındaki prangaları kır, dünyanın sahte zevklerini it elinle bir kenara! Gerçek Cenneti kazanmak için:
Yaradılış gayeni bil ve gereğini ifa et! Ey Rehber!
Rehber kim mi?
Sen…